Ana içeriğe atla

Nesnelerin İnterneti ve İşbirliği Çağı

Kapitalizm sona eriyor. Yeni bir ekonomik paradigma - İşbirlikçi Ortak Kaynaklar (Colloborative Commons) - boy atıyor. Sonuçta ekonomik paradigma dediğimiz şey doğal bir fenomen değil, bir insan eseridir. Kapitalist sistemin kuyusunu kazan şey, kapitalizmi yöneten hakim varsayımların kaydettiği çarpıcı başarıdır aslında. Kapitalizmin kalbinde, onu zirveye çıkaran mekanizmada bir çelişki saklıdır. Ama şimdi onu eceline doğru hızlandıran da aynı çelişkidir.

Kapitalizmin varlık nedeni, insana dair herşeyi ekonomik bir platforma taşımak ve piyasada el değiştirerek bir metaa dönüştürmektir. Bunun dışında çok az şey vardır. Yediğimiz yiyecek, içtiğimiz su ve kullandığımız eşyalar, sosyal ilişkilerimiz, ürettiğimiz fikirler, harcadığımız zaman ve hatta bizi biz yapan genlerimiz bile kapitalizmin pazarına düşmüş bulunmaktadır. Bu pazarda birileri tarafından yeniden düzenlenmekte, bir fiyat etiketi iliştirilmekte ve pazara sunulmaktadır. 

Kapitalist sistemi yürüten mantık tamamıyla başarılı olduğunda, rekabet yarışı aşırı üretkenliğe ve iktisatçıların optimum genel refah dedikleri seviyeye (yoğun rekabetin daha ileri teknolojiler geliştirmeye zorladığı, üretkenliğin optimum noktaya ulaştığı, satışa sunulan her bir malın marjinal maliyetinin sıfıra yaklaştığı nihai safha) taşısın. Bir diğer ifadeyle her bir kalem malı üretmenin maliyeti - sabit maliyetler hariç - sıfır olsun ve o ürün neredeyse bedelsiz sunulsun. Bu durumda kapitalizmin can damarı olan kar kuruyup yol olur. Kapitalisti kapitaliste kırdıran bir mücadele.

İktisatçılar, en verimli ekonomilerin, tüketicilerin satın aldığı mal için sadece marjinal maliyet kadar ödeme yaptığı ekonomiler olduğunu uzun zamandır biliyorlar. Eğer tüketiciler sadece marjinal maiyet kadar para öderse ve bu maliyetler sıfıra doğru hızla inmeye başlarsa, pazar liderleri tekel oluşturmak suretiyle pazarda egemenlik kuracaklar ve böylece pazarı bedavaya yakın fiyatlı mal ve hizmetlerin doldurmasına engel olacaktır. Kapitalist kuram ve uygulamaların temelinde işte bu ikilem yatmaktadır. 

İnovasyonu korumanın eniyi yolunun kısa vadeli doğal tekelleri desteklemek olabileceği görüşünü ortaya attılar. - Summers ve DeLong

Teknolojik işsizlik: Emek kullanımında tasarruf sağlayan yöntemleri, emek için yeni alanlar bulma hızımızdan daha hızlı bir şekilde geliştirmemizden kaynaklanan işsizlik bu.

İktisatçılar ve girişimciler, kapitalist sistemin kendi kendini imha etmesini hiçbir zaman beklemeseler de (sonsuza kadar hüküm süreceğini umuyorlar) işleyiş mantığına dikkatlice bakarsak, sıfıra yakın marjinal maliyet olgusunun hakim olacağı bir geleceğin kaçınılmaz olduğunu görebiliriz. Sıfıra yakın marjinal maliyetin hakim olduğu bir toplum, genel refahın en verimli şekilde yükseltilebileceği ortamdır ve aynı zamanda kapitalizmin en büyük zaferinin de temsilcisidir. Ancak kapitalizmin bu zaferi, dünya sahnesinden kaçınılmaz olarak göçüşünün de habercisidir. Kapitalizm, kendi ipini çekmekten uzak olsa da bizi sıfıra yakın marjinal maliyet toplumuna doğru iyiden iyiye yaklaştırdığı, bir zamanlar kimsenin karşısında duramadığı gücünü yitirmeye başladığı, darlıktan ziyade bolluğun hakim olduğu bir çağda ekonomik hayatın yeni baştan düzenlenmesine giden yolu açtığı aşikardır. 

Klasik iktisatçılar, termodinamik yasaların tüm ekonomik faliyetlere hükmettiğini göremez. Termodinamiğin birinci ve ikinci yasası der ki: “Evrendeki toplam enerji miktarı sabittir ve toplam entropi de sürekli artmaktadır.” İlk yasa yani enerjinin korunumu yasasına göre enerji ne yaratılabilir ne de yok edilebilir. Enerji sabit kalmakla birlikte sürekli olarak tek yönde biçim değiştirir, kullanılır olandan kullanılamaz olana doğru. Artık, kullanılamaz durumdaki enerjiye entropi denir.

Ekonomik faaliyetlerin tümü doğadaki tüm kullanılabilir enerjiyi katı, sıvı ve gaz halde toplanıp ürün ve hizmete dönüştürmek suretiyle gerçekleştirilir. Üretim, depolama ve dağıtım süreçlerinin her aşamasında enerji, doğanın kaynaklarını ürün ve hizmete dönüştürmek için kullanılır. Son aşamada, ürettiğimiz ürünler tüketilir, atılır ve doğaya döner ve entropi biraz daha büyür. 

Peki; bu fatura ne zaman ödenecek? Sanayi çağının entropi faturasının ödenme vakti geldi.


İletişim internetinin enerji interneti ve lojistik interneti ile 21. yüzyıla özgü akıllı bir alt yapıda mükemmel şekilde bir araya gelmesi - Nesnelerin İnterneti - yeni çağın yolunu açıyor.  Nesnelerin İnterneti, üretkenliği artırıyor ve birçok ürün ve hizmeti üretmenin maliyetini sıfıra, bedava denilebilecek düzeylere doğru çekiyor. Bunun sonucunda şirket karları erimeye başlıyor, fikri mülkiyet hakları zayıflıyor ve ürün kıtlığına dayalı ekonomi yavaş yavaş yerini bolluğa dayalı bir ekonomiye bırakıyor. 

Nesnelerin İnterneti (Nİ)

Bütünleşik bir küresel ağ üzerinde her şeyi herkesle birbirine bağlayacak. İnsanlar, makineler, doğal kaynaklar, üretim hatları, lojistik ağları, tüketim alışkanlıkları, geri dönüşüm süreçleri ve ekonomik, sosyal hayatın her noktası sensörler ve yazılımlar marifetiyle Nİ platformuna bağlanacak. Bu yolla Büyük Veri tüm düğümleriyle işletmeler, evler, taşıtlar - gerçek zamanlı olarak an be an beslenecek. Sonrasında büyük veri gelişmiş analiz araçlarıyla işlenecek, akıllı algoritmalara dönüştürülecek ve otomasyon sistemlerine aktarılacak. Böylece termodinamik verimlilik ve üretkenlik ciddi şekilde artırılacak ve ekonomi genelinde tüm mal ve hizmetlerin üretim ve sunumunda sıfıra yakın marjinal maliyet seviyesine ulaşılacak.

Altyapı üç unsurdan oluşur: İletişim mecrası, güç kaynağı ve lojistik mekanizmasıdır. Bu üç unsur birbirle etkileşime girerek sistemin bir bütün halinde çalışmasını sağlar.

Nİ, platformu olmadan İşbirlikçi Ortak Kaynakları hayata geçirmek mümkün olmaz.

19. yüzyılda buhar gücüyle çalışan matbaalar ve telgraf haberleşmesi, karmaşık kömürlü demiryolu ve fabrika sistemlerinin birbirine bağlanması ve yönetilmesinde iletişim aracı olarak kullanıldı. Nüfusu kalabalık şehirler, ulusal pazarlarla bu yolla bağlantı kuruyordu. 20. yüzyılda telefon ve daha sonraları radyo ve tv, daha dağınık bir coğrafi dağılım gösteren petrol ve otomobil pazarının, kentleşme çağının ve tüketim toplumunun yönetilmesinde iletişim aracı olarak kullanıldı.  21. yüzyıldaysa internet, küresel ortak kaynaklardaki dağıtık nitelikli yenilenebilir enerji kaynaklarının ve otomasyonla yönetilen lojistik ve o-ulaştırma faaliyetlerinin yönetilmesinde iletişim aracı rolünü üstlenmiş bulunuyor. 

Kapitalist pazardan İşbirlikçi Ortak Kaynaklara geçişle birlikte yaşanacak büyük sosyal, ekonomik ve politik değişiklikleri daha iyi anlamak için, insanoğlunun yolculuğundaki bu dönüm noktasını, ortaçağın sonlarında feodal düzenden pazar ekonomisine geçişte yaşanan ve bir o kadar şiddetli olan değişimler bağlamında incelemek faydalı olacaktır.  İki örnekte de yeni bir iletişim/enerji matrisine geçişin yeni bir ekonomik paradigmayı nasıl başlattığını ve insanoğlunun dünyaya bakışını nasıl kökten değiştirdiğini anlamak, ekonomik süreci belirleyen ve bizi bugüne taşıyan evrim mekanizmalarını daha iyi idrak etmemizi mümkün kılacak. Böylece, bugün paradigma bir kere daha değişken, küresel ekonomide - bu sefer kapitalist pazarlardan İşbirlikçi Ortak Kaynaklara doğru yaşanan - muazzam değişimle baş etmemizi sağlayacak tarihsel perspektife sahip olacağız. 

Kapitalizmin Dile Gelmeyen Tarihi

Ortaçağ sonlarında yaşanan matbaa devrimiyle su ve rüzgar gücünün kullanılmaya başlanması, feodal sistemden pazar ekonomisine geçişin önünü açtı ve Avrupa’daki ekonomik paradigmayı ve sosyal yapıyı değiştirdi.

Barut, pusula ve matbaa, burjuva toplumunun temellerini atan üç önemli icattır. Barut, şövalye sınıfının ortadan kalkmasını sağladı. Pusulayla dünya pazarı keşfedildi ve sömürgeler kuruldu. Matbaaysa Protestanlığın dayanağı ve genel manada bilimin yeniden uyanışının gerekçesi oldu.

Geçim ekonomisinden, pazar ekonomisine ve kişisel kullanım için yapılan üretimden alım satım için yapılan üretime geçiş, insanlık tarihinin dönüm noktalarından biridir. Fakat yeni enerji kaynaklarının ateşlediği ekonomik faaliyetleri yönetmek için bir de iletişim devrimi yapılmamış olsaydı böyle bir başarıya imza atılması mümkün olmazdı. O iletişim devrimi 1436 yılında Alman mucit Johannes Gutenberg’in icat ettiği matbaaydı. Matbaanın gündelik hayata etkisi, günümüzde internetin yaptığı etki kadar büyüktü. 

Piyasalarda mülklerin serbestçe değiş tokuşu ile kapitalizmin bir ve aynı şey olduğunu varsaymak çok yaygındır. Oysa değildir. Kapitalizmin işlemesi için serbest piyasalar gerekirken serbest piyasaların varlığı için kapitalizm gerekli değildir.

Kapitalizme geçiş ilk olarak tekstil sektöründe başladı. İşçilerin kullandığı aletlerin sahipliğinin tüccara geçmesiyle birlikte ekonomi tarihini değiştiren bir dönüm noktası yaşanacaktı. Üretimin sermaye karşısında ikinci plana düşmesi ve kapitalistle üretici arasında bu sınıf ilişkisinin ortaya çıkışı, önemli. Kapitalistlerin üretim araçlarını ellerinde toplaması ve emeğin sermaye karşısında geri plana itilmesi 18. yüzyıl sonlarındaki sınıf çatışmasının en belirgin özelliğiydi. Daha önce serf ve köylüler, atalarının topraklarından sökülüp atılmış, sonra da zanaatkarlar, yaptıkları işte kullandıkları alet ve makinelerden koparılmıştı.

Kömürden elde edilen buhar gücü sayesinde yeni bir iletişim/enerji matrisini, buhar gücüyle çalışan matbaa makinesi ile lokomotifi beraberinde getirdi. Birinci sanayi devriminin çok maksatlı mega teknoloji platformunu işte bu iki makine oluşturdu.

Kömürle çalışan buharlı trenler, nakliye süreçlerini kısaltarak ticaretin doğasını değiştirdi. Demiryolları ilk modern kapitalist şirketlerdi. Ana demiryolu şirketleri, lokomotiflerinde kullanacakları kömürü garanti altına almak için madenleri satın aldılar. Büyük ve dikey bir şekilde entegre edilen şirketler, en verimli şekilde merkezi, yukarıdan aşağıya komuta ve kontrol mekanizmalarıyla yönetiliyordu.

Hızlı ve ucuz buharlı matbaalar, Batı’da kitlesel okur yazarlığın da artmasını sağladı. Kamu okulları kuruldu. Sanayileşen şehirlerde eğitim zorunlu hale getirilerek geleceğin işgücüne eleman temin edildi. 

Birinci sanayi devriminin hakim iş modeli dikey entegre iş modelidir. 
Şiarı; telgraf, buharlı matbaa ve kömürü kullanan buharlı tren (lokomotif),

İkinci sanayi devriminin; petrol, içten yanmalı motor, ve telefon

19. yüzyılın sonlarından itibaren ikinci sanayi devriminin başladığını görüyoruz. Petrolün keşfi, içten yanmalı motorun ve telefonun icadı 20. yüzyıla egemen olacak yeni iletişim/enerji matrisinin doğuşunu sağladı. Yine aynı şekilde petrolün bulunması, çıkarılması, taşınması, rafine edilmesi ve pazarlanması aşamalarını merkezi yönetim tarafından işletilen dikey şekilde entegre edilmiş şirketlerin çatısı altında birleştirmekle mümkündür.
   
Not: 1910 yılında ABD’de petrol işinin büyük bölümü Rockefeller’ın kontrolündeydi.

1876 yılında Bell telefonu icat etti. Telefon, yeni ve hayli geniş alanlara yayılmış petrol ve otomotiv sektörüyle genel ekonomiyi ve 20 yüzyılın tüketim kültürünü yönetmek anlamında kritik bir görev üstlendi. 

Fabrikaların buhar gücünden elektriğe geçişleri, 20 yüzyılın ilk yarısında üretkenliği %300 gibi müthiş bir oranda artırdı. Otomobil ikinci sanayi devriminin genelinde ekonomik büyümenin motoru oldu. Otomobil Çağı olarak adlandırılan bu dönemde 1933 yılı itibariyle ABD’de çeliğin %20’si, alüminyumun %12’si, bakırın %10’u, kurşunun %51’i, nikelin %95’i, çinkonun %35’i, ve kauçuğun %60’ı otomobiller tarafından tüketiliyordu.

1930’ların sonlarında petrol, Amerika’da ana enerji kaynağı ünvanını kömürden almıştı artık.

“Cennet krallığı dürüstlükle yürütülüyor olabilir ama yeryüzü krallığı petrolle yürüyor.” İngiliz devlet adamı Ernest Bevin

Ekonomiyi tekerleklerin üzerine oturtmak, toplumun yerleşim düzenini de ciddi şekilde değiştirdi. 

Varlıkları fosil yakıtlara, küresel telekominikasyon hizmetlerine ve elektrik şebekesine organik bir biçimde bağımlı olan şirketlerin toplam gelirleri 22,5 trilyon dolar (1/3) (Royal Dutch Shell, ExxonMobil, BP, ) JPMorgan Chase, Doldman Sachs, …

Tekelleşmenin güçlenmesinde açıkça asıl sebebin I. Ve II. Sanayi Devriminin dayandığı zemini medyana getiren iletişim/enerji matrisi olduğunu görebiliriz.

I. Ve II. Sanayi Devrimleri herşeyi kapsayan bir dünya görüşü yaratmıştı. Bu dünya görüşüne göre mevcut ekonomik sistemin işleyişi, bizzat kendisini organize ediş şeklinin yansımasıydı ve bu nedenle doğru ve kusursuzdu. (Motivasyon gücü, aydınlanma görüşü)

Aquanalı Thomas’ın yaratılışı “Büyük Varlık Zinciri” şeklinde tarif edişini, mevcut sosyal düzeni (feodal toplum için) haklı göstermek için kozmolojinin kullanılmasına iyi bir örnektir. Aquanalı Thomas, tabiatın doğru işleyişinin Tanrının yarattıkları arasında bir sorumluluklar labirentine bağlı olduğunu savunuyordu. Her canlının zeka ve becerisi farklıydı ama genel sistemin düzgün işleyişi için “çeşitlilik” ve “eşitsizlik” şarttı. Tüm canlılar eşit yaratılsaydı, başkalarının çıkarına uygun şekilde davranamazlardı. Tanrı, her canlıyı farklı yaratarak, doğada bir sorumluluklar hiyerarşisi kurdu. Alemin gelişmesi bu hiyerarşiye sadık kalmakla mümkündü. 

Thomas’ın Tanrının yarattıklarına dair tarifiyle feodal toplumun kuruluş ilkeleri birbirine fazlasıyla benziyordu. Serfler, şövalyeler, beyler ve papa arasında derece ve tür olarak eşitlik yoktu.

Ortaçağın sonlarında yaşanan yumuşak sanayi devrimine eşlik eden Protestan reformunun kozmolojisi de benzer bir meşrulaştırıcı rol üstlenmişti. Martin Luther kilisenin “Büyük Varlık Zinciri” anlayışına ağır eleştiriler getiriyordu. Protestan teolojisi, kilisenin feodal kozmolojisini, her inananın İsa ile kurduğu kişisel ilişkiye odaklı bir dünya görüşü ile değiştirdi. Yeni pazar ekonomisinde daha üretken olmak, Tanrı nezdinde iyi bir kişi olmaktan daha önemli ve kişinin kendine verdiği değerin ana belirleyicisi haline geldi. Max Weber, pazarın yeni insanı yaratan bu süreci “Protestan iş ahlakı” olarak adlandırır.

İnsan inşası: Feodal çağda kişinin hayat yolculuğunu Büyük Varlık Zincirindeki yeri belirlerken yumuşak pazar ekonomisinin yeni özerk bireyinin hayat yolculuğunu, sahip olduğu mal ve mülk belirliyordu.

Sıfıra Yakın Marjinal Maliyet Toplumu

Aşırı Üretkenlik, Nesnelerin İnterneti ve Bedava Enerji

Bedava bilgi, neredeyse bedava yeşil enerjiyi yönetmeye, dünyadaki tüm şirketlerin bağlanıp kıtasal bir Enerji İnternetini paylaşacağı zeki bir iletişim/enerji matrisi ve altyapıyı oluşturmaya ve böylece günümüzün imalat devlerinin istediği fiyatların çok daha düşüğüne ürün imal edip satmaya başlarsa? Yüzlerce startup şirket, 3D yazıcı operasyonları kuruyor ve sıfıra yakın marjinal maliyetle “bilgimalat” (infofacturing) yapıyor. Kullandıkları yeşil enerjiyi de kendileri üretiyor. Ürünlerini küresel internet sitelerinde neredeyse bedavaya satıyorlar.

Klasik iktisatçılar; üretkenliği iki faktörle ölçerler. Makine sermayesi ve işgücü performansı. Yapılan yeni araştırmalarda aslında bunlar, toplam ekonomik büyümenin %14’ünü temsil ediyor. O halde %86’nın kaynağı nedir?
Enerji kaynağının termodinamik verimliliği yani başka bir değişle o kayıp faktör “enerji”dir. (Altyapı ve devlet desteği ile)

Başarılı şirketlerin üretken olmak için altyapıya, elektrik şebekesine, petrol ve gaz boru hatlarına, iletişim ağlarına, yollara, okullara vb. ihtiyaç duyar. Pazar ekonomisinde hiçbir şirket altyapısız başarılı olamaz ve altyapılar kamu malıdır. Ekonomik tüm başarıların, girişimcilerin keskin zekasıyla gerçekleştiği bir efsanedir.

Enerji verimliliği ikinci sanayi devriminin altyapısının tamamlanmasıyla birlikte %13 civarında sabitlemiştir. ABD’nin olağanüstü bir üretkenlik ve büyüme oranı yakamasını sağlayan verimlilikteki büyük artışa karşın ikinci sanayi devriminde kullanılan enerjinin %87’si aktarım sırasında kayboluyordu. 

Üçüncü sanayi devriminin altyapısına geçişle birlikte toplam enerji verimliliği gelecek 40 yıl içinde en az %40 artırmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

Nesnelerin İnterneti ile (akıllı alt yapı ile) üretkenlikte böyle bir sıçrama kaydedilmiştir. Tek bir işletim sistemi içinde bütünleşik iletişim, Enerji ve Lojistik internetlerinden oluşan, akıllı bir ağda tüm makine, şirket, konut ve taşıtlar birbirine bağlanabiliyor. 

2007’de akla gelebilecek her tip cihaz, 10 milyon sensör tarafından Nİ’ne bağlanmış durumdaydı. 2013’de bu rakam 3,5 milyar oldu. 2030’da ise 100 trilyonu bulması bekleniyor.

Büyük veri ile elde edilecek geri bildirimler, yapılacak gelişmiş mantıksal analizler, kullanılacak öngörü yetenekli algoritmalar ve otomasyon sistemleri küresel sistemde sadece sağlık sektöründe %25’lik bir maliyet tasarrufu sağlayacak.  

Not: Son 18 ay içinde nesneleri takip etmekte faydalanılan radyo frekans tanılama çiplerinin (RFID) maliyeti %40 azaldı.

Nİ hızla gelişirken, mahremiyeti dokunulmaz yapan, yaşama hakkı, özgürlük ve mutluluk arayışı gibi bir hak mertebesine taşıyan tüm çitleri yıkıp parçalıyor.

Bedava enerji, Yenilenebilir enerji

Yenilenebilir enerji teknolojisi kendi üstel büyümesini güneş ve rüzgar enerjilerinde gerçekleştiriyor. Bu enerji türlerini daha sonra jeotermal, biyoenerji ve su enerjisinin izleyeceği öngörülüyor. Bu teknolojiler 15 yıl içinde aynen cep telefonu veya dizüstü bilgisayarlar kadar ucuzlamış olacak.
İnternet teknolojisi ve yenilenebilir enerjiler, toplumda enerjinin üretilmesi ve dağıtılmasında çığır açacak bir Enerji İnterneti oluşturmak üzere bir araya geliyor. Önümüzdeki yeni çağda yüzmilyonlarca kişi, ev, işyeri ve fabrikaların da kendi yenilenebilir enerjisini üretecek ve tıpkı bugün web üzerinden enformasyon üretip paylaşmamız gibi Enerji İnterneti üzerinde bu çevreci enerjiyi birbiriyle paylaşacak.

Not: Güneş her dakikada gezegenimize 470 eksajul enerji gönderir. Bu miktar bir yılda kullandığımız tüm enerjiye denktir. Yakın bir geleceğe kadar güneş enerjisini yakalama ve dağıtmanın yüksek maliyeti nedeniyle payı binde iki bile değildir.

Not: Dünyadaki rüzgarların sadece %20’sinden enerji üretilebilseydi, tüm küresel ekonomiyi yürütmek için kullanılan elektrikten 7 kat daha fazla enerji üretmiş olurduk.

Not: Moore Yasası: bilgisayar ciplerinde tespit ettiği ikiye katlama olgusunun aynısının güneş enerjisi ve rüzgar enerjisi teknolojisinde de tespit edilmiş.

Fosil yakıtlar sübvanse ediliyor.

Nİ tam olarak hayatımıza geçtikten sonra bile enformasyon ve enerjiyi üretip yaymanın çeşitli maliyetleri olacak. Bu nedenle enformasyon, yeşil enerji, mal ve hizmetlerin maliyetinden bahsederken hep “sıfıra yakın” terimi kullanılır.

Not: veri merkezlerinde elektriğin sadece %6 ile %12 kadarının bilgiişlem faaliyetlerinde kullanıldığı, geri kalan elektriğin sunucuları hazır halde tutmak için kullanılır. 

Özet: Sıfıra yakın marjinal maliyetli iletişim/enerji matrisi artık ufukta görünüyor. Bunu gerçekleştirecek teknoloji hayata geçirilmeye başlandı bile. Halihazırda mesele ölçeklenebilirlik ve uygunluktan ibaret. İkinci sanayi devriminin iletişim/enerji matrisinin temelinde merkezi telekominikasyon ve merkezi fosil yakıt bazlı enerji üretimi faaliyetleri vardı. Bu matrisi yaşatmanın maliyeti günden güne artıyor. Öte yandan, üçüncü sanayi devriminin iletişim/enerji matrisinin maliyetiyse ciddi şekilde düşüyor. Bu tabloda geleceğin ne olacağı aşikar. İnternet iletişimi zaten SYMM’le üretilip paylaşılıyor. Güneş ve rüzgar enerjisi de öyle.

Fosil yakıtların ateşli savunucuları yenilenebilir enerjiler üzerinde çalışmaya gerek olmadığını zira ziftli kum petrolü ve kaya gazının kolayca bulunabileceğini iddia ediyorlar. Ziftli kum yatakları, ham petrolün varilinin 80 dolardan daha az olduğu durumlarda ticari açıdan kullanılabilir değildir. Kaya gazının fiyatlarıysa halihazırda düşük olmakla beraber, -sahadan gelen haberlere göre- kaya gazının finansal piyasalar ve enerji sektörünce fazlaca parlatıldığı anlaşılıyor.


Nesnelerin İnterneti ve İşbirliği Çağı / Jeremy RifkinKitap Satış

Kitap okuma, Temmuz 2017

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Geleceğin Suçları

Kitapta genel olarak internet teknolojileri kullanılarak yapılan siber suçlar detaylarıyla inceleniyor. Marc Goodman, bu mecranın sınırlarının ve sunduğu imkanların dışında hayatımızı etkileyen ancak çok göz önüne serilmeyen olumsuz taraflarını Dijital Dünyanın Karanlık Yüzü olarak karşımıza getiriyor. Teknoloji… Teknoloji garip bir şey. Bir elinde bize harika hediyeler verirken, diğeriyle bizi sırtınızdan bıçaklıyor. -Charles Percy Snow Bizler, cihazlarımızı daha doğrusu hayatlarımızı küresel bilgi şebekesine bağladıkça - mobil telefonlar, sosyal ağlar, asansörler veya kendi kendine giden arabalar - , onların altında yatan teknolojilerin nasıl çalıştığını bilen ve sıradan insanlara zarar vermek adına kendi avantajları için istismar etmekten çekinmeyecek kişiler karşısında daha savunmasız oluyoruz. Aslında her şey bağlantılı olduğunda, herkes savunmasız hale geliyor. Neredeyse hiç düşünmeden ve değerlendirmeden hayatımıza dahil ettiğimiz teknoloji, bizi sırtımızdan bıçaklam

Dördüncü Sanayi Devrimi

Bugün karşı karşıya bulunduğumuz çok çeşitli ve şaşırtıcı meydan okumaların içinde en yoğun ve önemli olan, insanlığın dönüşümünü de içeren yeni teknolojik devrimi nasıl anlamak ve biçimlendirmek gerektiği meselesidir. Yaşama, çalışma ve birbirimizle ilişki kurma tarzımızı kökten değiştirecek bir devrimin daha başlarında bulunuyoruz. Bunun ölçeği, kapsamı ve karmaşıklığı bakımından insanlığın daha önce yaşadıklarının hiçbirine benzemiyor.   Bu yeni devrimin hızını ve genişliğini henüz tam olarak kavrayamıyoruz. Milyarlarca insanın mobil cihazlara bağlanmasının, eşi görülmedik miktarlarda işlem gücünün, depolama yeteneklerinin, bilgi erişiminin ortaya çıkmasının sağlayacağı sınırsız imkanları düşünün. Ya da yapay zeka, robotik, nesnelerin interneti, özerk taşıtlar, 3D yazıcılar, nanoteknoloji, biyoteknoloji, kuantum bilgiişlem gibi yeni teknolojik atılımların çok çeşitli alanlarda şaşırtıcı şekillerde iç içe geçmesini düşünün. Ve bugün bu inovasyonların çoğu henüz emekleme aşam

Yeni Dijital Çağ

İnsanların, Ulusların ve İş Dünyasının Geleceğini Yeni Baştan Şekillendirmek,  Eric Schmidt (Google Yönetim Kur. Baş.) Jared Cohen (Google Ideas yöneticisi) Optimist Google yöneticilerinin kaleme aldığı bu kitap tüm siyasetçilerimiz ve toplum bilimcilerimiz tarafından altı çizilerek okunması gerekmektedir diye düşünüyorum. Günümüzde yansımalarını toplumsal olaylarda gördüğümüz iletişim teknolojileri araçlarının kullanılması sonucunda, bireylerin gücü/etki alanı, hükümetlerin bu olaylara yaklaşımları ve uluslararası kamuoyunda olayların algılanmasını detaylı bir şekilde değerlendiriyor kitap. İnternet insanoğlunun tam olarak anlamadan inşa ettiği az sayıdaki şeyden biridir. İnternetin dünya sahnesi üzerindeki etkilerine henüz yeni tanık olmaya başlıyoruz. İnternet tarihte anarşiyi de içeren en büyük deneydir. Önceki değişim dönemlerinden farklı olarak bu kez sürecin etkileri tamamen küreseldir. Tarihte hiçbir zaman bu kadar farklı yerdeki bu kadar çok insan böylesine büyü